Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Cem Karaca ile Can Dolaşımı 

Faruk Gökbulut (Kul Kozâkî)

Bundan tam 20 yıl önce; takvim yaprakları 08 Şubat 2004'ü gösterince, hüzünler yüreğimizde "Cem" edip ufukları "Karaca" bulutlar sardığı demde bir usta terk-i diyâr etti ve bu dünyâdan göçüp gitti.

Hani şarkıda diyorsun ya, ben de öyle diyeceğim Usta: "Hayatta hiçbir şeyim az olmadı senin kadar; hiçbir şeyi istemedim seni istediğim kadar. Sen de başını alıp gitme ne olur! Ne olur, tut ellerimi!.." 

Ve ben de hiçbir şeyi özlemedim, seni özlediğim kadar... "Ne olur tut ellerimi!" diyemeyeceğim. Çünkü sen de başını alıp gittin yâr. Artık aramızda sonsuzluk kadar uzak mesafe var.

"Bu can emânet bu bedene, sonunda sararlar kefene!.." demiştin bir şarkında yine ve bundan 20 yıl evvel  sarıldın sen de kefene ve dört yanında dört dost yolcu ettiler seni sonsuzluk denen evrene Muhtar Cem Karaca. 

Yıl 1945, günlerden 05 Nisan... İstanbul – Bakırköy’de Ermenistan asıllı Türk opera sanatçısı Toto Karaca ve Azerbaycan Türkü tiyatro oyuncusu Mehmet İbrahim Karaca'nın çocuğu olarak dünyâya gözlerini açan Cem Karaca'nın asıl ismi İrma Felekyan'dır.

Anne ve baba tiyatrocu olunca çocukluğundan itibâren sahnenin tozunu yutmyştu. çocukluğundan itibaren.

Tam bir Elvis Presley hayranı olduğu için daha henüz 17 yaşındayken Beyoğlu Spor Kulübü’nde bir partide ısrarlar sonucu sahneye çıktı ve Elvis Presley'in bir şarkısını söyledi. İşte bu olay, onun hayatının dönüm noktası olmuştu. Bundan sonra hayatına sahnelerde müzik yaparak devam etmek istediğini fark etmiş ve konuda annesinin de tam desteğini almıştı. Her ne kadar babası onun bir hariciyeci olmasını istese de...

***

MUHTAR CEM KARACA'NIN "CAN DOLAŞIMI..."

Neden böyle bir ara başlık attın? diye soracak olursanız, şöyle cevap vermek isterim. Can dostu bildiği birçok müzisyen ile gruplar kurdu Usta. Önce "Dinamitler" isimli bir grup kurdu. Bu grupta İlham Gencer'le tanışıp ortak çalışmalara imza attılar. "Bak Bir Varmış, Bir Yokmuş" der demez grup dağıldı. Ardından, sırasıyla "Bekledikleriniz" ve "Jaguarlar" isimli müzik gruplarını kurdu...

Aynı zamanda çok alışık olduğu sahnelerde tiyatro yapmaya da devam ediyordu. 1965 yılında "General Çöpçatan" ve "Zoraki Diktatör" oyunlarında yer aldı...

Tiyatro oyuncusu Semra Özgür ile ilk evliliğini yaptıktan sadece 3 gün sonra askerlik görevini yapmak için Antakya’ya gitti. Bugün hüznün, kederin, gamın ve yasın adresi olan; bağrında binlerce goncalar solan bu kadim kent için neler yazar, hangi içli ritmi tutardı acep Cem Karaca? Anadolu'nun binlerce yıllık taştan kalesi hüviyetindeki bu şehirde doğmuştu onun için Anadolu Rock...

Tıpkı benim de TSK'de görev yaptığım yıllarda olduğu gibi bir Mehmetçik'in çaldığı bağlamanın sesi onu büyülemişti sanki. Bu derin duygu anaforlarında yüzerken üstüne çok düşündü ve Rock’n Roll şarkıları seslendirmekten vazgeçti. 

1967 yılında askerlik bitimi sonrası İstanbul'a döndü ve Mehmet Soyarslan'ın kurduğu "Apaşlar Grubu" ile tanışarak çalışmaya başladı. Kısa sürede ülkenin sınırlarını aşan grubun ünü çeşitli uluslararası başarılara da beraberinde getirmişti.

1968'de, Meriç Başaran ile ikinci evliliğini yapan Karaca; 1969 yılında "Apaşlar"dan ayrıldı. Apaşlar’ın bas gitaristi Seyhan Karabay ile "Kardaşlar Grubu"nu kurdular. 3 yıl boyunca çok büyük başarılara imza atmalarının ardından 1972'de; bu sefer Anadolu Rock'ın en güçlülerinden "Moğollar"a katıldı. Sayısız, olağanüstü başarılara imza attığı bu gruptan da 1974'de Cahit Berkay'ın Fransa'ya gidişiyle ayrıldı...

Çok kısa sürede dağılacak olan "Karasaban"ı ve ardından "Dervişan"ı kuran Karaca, 1978'de Dervişan ile yollarının ayrılmasıyla; aynı yıl, bazı Kurtalan Ekspres üyeleriyle birlikte "Edirdahan Grubu"nu kurdu. Bu grupla sadece tek single çıkan Usta, 1979'dan itibâren tek başına çalışmaya başladı...

***

1980 ve SONRASI...

1980'de çoğunluğu Nâzım'ın şiirlerinden oluşan "Hasret" isimli albümü çıkarmasına birlikte Sıkıyönetim Mahkemesi’nde, komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı; fakat yargılanmaya başlandığında yurt dışındaydı. Yargılama sonrası; mahkeme tarafından 06 Ocak 1983’te, aynı gün Yılmaz Güney ile birlikte vatandaşlıktan çıkarıldı.

***

ÖZAL'LI YILLAR...

Müzik çalışmalarına Almanya’da devam eden Karaca; orada çıkardığı "Bekle Beni" isimli albümde, ülkesine ve ailesine duyduğu özlemi vurgulamıştı hep...

1985’te Münih’e gelen Turgut Özal ile görüşmesinin ardından; aynı yılın sonunda, vatandaşlıktan çıkarılmasına sebep olan davadan beraat etti vr 29 Haziran 1987’de Türkiye’ye geri döndü.

Ülkeye dönüşüyle birlikte sırasıyla, "Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar" ve "Töre" isimli albümlerini çıkardı.

Takvimler 2001 yılını gösterdiğinde tekrar "Kurtalan Ekspres" ile çalışmaya başlamıştı. 2002'de ise, en son grubu olan "Yol Arkadaşları"nı kurmuştu.

Son yolculuğuna çıkmadan önce biz de ona "Yol Arkadaşı" olmuştuk. Karaca gözleriyle ve âşıkâne sözleriyle akıllarda ve gönüllerde kalacak olan Usta için binlerce kez rûhu şâd olsun, kabri nurla dolsun diyorum. 

Mekânın Cennet-i Âla ola Usta. El Fâtiha!..

Yazarın Diğer Yazıları